A Ghost Story İnceleme

Sevilay

Yeni Üye
2017 yapımı filmlerden biri olan A Ghost Story, ilk kez 21 Temmuz’da Kanada’da gösterime girdi. David Lowery’nin yönettiği film, dram, fantastik ve romantik türünde. Dilimize “Bir Hayalet Hikayesi” şeklinde çevrilen filmde oldukça az diyalog geçiyor. A Ghost Story filminin oyuncuları; Cassey Affleck (C), Rooney Mara (M), Kesha (Spirit Girl), Will Oldham (Prognosticator) ve Rob Zabrecky (Pioneer Man) olarak karşımıza çıkıyor. Film hakkında bu kadar bilgi verdikten sonra A Ghost Story inceleme yazımıza geçebiliriz.

A GHOST STORY İNCELEME
A Ghost Story filmi için, izlediğim en orijinal filmlerden biri diyebilirim. Filmde genç yaşta vefat eden ve bir zamanlar karısının yaşadığı evin çevresinde dolanan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Filmin ana karakteri C (Cassey Affleck) karısını çok seven bir adamdır. Geçirdiği bir kaza sonucu ölür ve karısından ayrılamayan ruhu dünyaya geri döner. Bu noktada film bizlere pek çok klasik soruyu sorduruyor: Ölümden sonra yaşam var mı? Beden öldükten sonra ruha ne oluyor? Ruhlar zamanda yolculuk yapabilir mi?

A Ghost Story inceleme

Hayalet olarak gösterilen ve sadece beyaz bir çarşafla dolaşan C, filmin başlarında bir araba kazasında ölür. Karısı M, Texas’ta küçük bir evde yaşayan bir müzisyendir. C, öldükten sonra bir zamanlar karısıyla paylaştıkları evi ve karısının kederini izlemeye başlar. Sözlerden ziyade jestleri ve mimikleri gördüğümüz filmde, karakterlerin mimikleriyle duygularını ifade etme biçimlerine hayran kaldım.

Amerikalı film yapımcısı David Lowery’nin dördüncü uzun metrajlı filmi olan Bir Hayalet Hikayesi, biraz Ghost filmini anımsatıyor. Basit bir çarşaf şeklinde görünen hayalet, kimi izleyiciler için komik olarak görülse de genelde yalnız bir şekilde dolaşan C’nin kasveti, suçluluk hissi ve değişim korkusu filmin komediden ne kadar uzak olduğunu kanıtlıyor.

Alışılmış senaryoların aksine bir hayaletin gözünden görünen dünyayı izlediğimiz A Ghost Story’de çok fazla diyalog olmaması ve hikayenin basitliği gibi konular filmi kimileri için sıkıcı yapabilir. Fakat filmi sabırla izlediğimizde aşk ve ölümün yanı sıra zaman ve süreklilik algımız hakkında düşünmemizi sağlayan sahnelerin oldukça çok olduğunu görebiliriz. Sade olmasının yanı sıra basitliğiyle etkileyen filmde, Daniel Hart’ın bestelediği müzikler de oldukça başarılı.