Son vakit içinderda glütensiz diyetler pek tanınan. Üstelik sıhhat sorunu olmayanlar bile bu biçimde beslenmeye başladı. Beslenme ve Diyet Uzmanı Başak İnsel Aydın’a bunun gerçek olup olmadığını sordum…
Market ve pastane raflarındaki bir hayli eserin etiketinde ‘glütensiz’ ibaresine sıkça rastlıyoruz. Glüten hassasiyeti olanlara önerilen bu beslenme şekli günümüzde ‘‘sağlıklı kalmak’ ya da ‘kilo vermek” hedefiyle bir fazlaca kişi tarafınca tercih edilmeye başladı. Pekala bu ne kadar hakikat? İşte Beslenme ve Diyet Uzmanı Başak İnsel Aydın’ın yanıtı…
Başak İnsel Aydın
Kimlere önerilir?
Glüten bir cins protein kümesidir buğday, çavdar, arpa üzere tahılların ortasında bulunur ve tahılın en faydalı kısmıdır. Çölyak hastaları tahıllarda bulunan glütene karşı hassasiyet gösterirler ve ince bağırsaklarında ömür uzunluğu emilim bozukluğu meydana gelir. Bu bireyler, glüten içeren bir besin tükettikten daha sonra glüteni tolere edemezler ve karında şişkinlik, mide bulantısı, kabızlık üzere meselelerle karşılaşırlar. Bu hastalığın tek ve kesin tedavisi ise; hayat uzunluğu glütensiz beslenmedir. Glüten intoleransı, buğday alerjisi, huzursuz bağırsak sendromu yaşayan bireyler mutlaka glütensiz beslenmeye geçmelidir. Bunun yanı sıra hipotiroidi, haşimato tirodi ve romatizmal hastalıkları olan (romatoid artrit yahut fibromiyalji gibi) şahıslara de diyetisyen eşliğinde muhakkak mühletler glütensiz beslenme uygulanabilir.
Glüten hassaslığı nasıl anlaşılır?
Glüten maruziyetiyle tipik semptomları olan, anti EMA ve anti TTG negatif hastalarda uygun biçimde alınmış biyopsilerde ince bağırsak mukozal yapısının olağan olması Çölyak Dışı Glüten Duyarlılığı’nı akla getirmelidir. Çölyak Hastalığı’nın dışlanabilmesi için kesinlikle Ig A eksikliğinin varlığı araştırılmalıdır. Buğday alerjisine yönelik olarak cilt testi ve Ig E ölçümleri yapılmalıdır. Çölyak hastalığı ve buğday alerjisi dışlanmış hastalarda glüten maruziyeti ile semptomların gelişmesi ve glütensiz diyete cevap alınmasıyla Çölyak Dışı Glüten Hassaslığı tanısı konulabilir. Belirtileri Çölyak hastalığına emsal mide ağrısı, şişkinlik, bağırsak hareketlerindeki değişiklikler, yorgunluk ve egzamadır. Glüten hassaslığınız olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle doktora danışmalısınız.
Sağlıklı şahısların de glüteni kesmesi gerçek mu?
Glüten içeren buğday, çavdar, arpa ve bunun üzere tahıllar tam tahıl olarak tüketilirse bedenimize mineral, vitamin ve lif takviyesi sağlar. İşlenmiş halleri ise bu taraftan yoksuldur. Yani glüten bir yana evvel bu besinlerden fayda sağlamak istiyorsak en az süreçten geçmiş olanları tüketmeliyiz. Bu tahıllardaki glüten birtakım bireyler için önemli sorunlara yol açabilir. Bu muhtaçlığa yönelik olarak üretilen unlar da bu bireylerce tüketilir. Fakat ‘‘glütensiz un her şartta glutenli undan yararlıdır” fikriyle glütensiz unlara yöneldiğimizde ortasında vitamin, mineral ve lif bulunduran sağlıklı unlar yerine süreçten geçtiği için yararını yitirmiş ve nişasta deposu unları tercih etmiş oluruz. Özetle daha sağlıklı olmak ismine bedenimize boş kalori alarak kimi besin ögelerinden yoksun kalırız. ötürüsıyla zayıflama ismi altında sağlıklı şahısların bu beslenme biçimini uygulaması risklidir. Zira glütensiz beslenmede A vitamini, riboflavin (B2), folat (B9), D vitamini, K vitamini, demir, fosfor, niasin (B3), tiamin (B1), kolbalamin (B12), E vitamini, kalsiyum, çinko, selenyum, magnezyum üzere vitamin ve mineral eksiklikleri görülebilir. Ayrıyeten lif, bağırsağımızda bulunan ve bize yarar sağlayan bakterilerin yaşayabilmesi için gereklidir. Glüteni kestiğimizde aldığımız lif ölçüsü azaldığı için mikrobiyotamızdaki yararlı bakterilerin sayısı azalır. Bu da sindirim faaliyetlerimizde bozukluklara niye olur. hem de biroldukça karbonhidrat kümesinde olan glüteni kestiğimizde karbonhidrattan yoksul beslenip, yağ ölçüsünü artırabiliriz. Bu da yağın ve ötürüsıyla kalorinin artmasıyla bir arada ikincil sıhhat meselelerine da yol açabilir.
Market ve pastane raflarındaki bir hayli eserin etiketinde ‘glütensiz’ ibaresine sıkça rastlıyoruz. Glüten hassasiyeti olanlara önerilen bu beslenme şekli günümüzde ‘‘sağlıklı kalmak’ ya da ‘kilo vermek” hedefiyle bir fazlaca kişi tarafınca tercih edilmeye başladı. Pekala bu ne kadar hakikat? İşte Beslenme ve Diyet Uzmanı Başak İnsel Aydın’ın yanıtı…
Başak İnsel Aydın
Kimlere önerilir?
Glüten bir cins protein kümesidir buğday, çavdar, arpa üzere tahılların ortasında bulunur ve tahılın en faydalı kısmıdır. Çölyak hastaları tahıllarda bulunan glütene karşı hassasiyet gösterirler ve ince bağırsaklarında ömür uzunluğu emilim bozukluğu meydana gelir. Bu bireyler, glüten içeren bir besin tükettikten daha sonra glüteni tolere edemezler ve karında şişkinlik, mide bulantısı, kabızlık üzere meselelerle karşılaşırlar. Bu hastalığın tek ve kesin tedavisi ise; hayat uzunluğu glütensiz beslenmedir. Glüten intoleransı, buğday alerjisi, huzursuz bağırsak sendromu yaşayan bireyler mutlaka glütensiz beslenmeye geçmelidir. Bunun yanı sıra hipotiroidi, haşimato tirodi ve romatizmal hastalıkları olan (romatoid artrit yahut fibromiyalji gibi) şahıslara de diyetisyen eşliğinde muhakkak mühletler glütensiz beslenme uygulanabilir.
Glüten hassaslığı nasıl anlaşılır?
Glüten maruziyetiyle tipik semptomları olan, anti EMA ve anti TTG negatif hastalarda uygun biçimde alınmış biyopsilerde ince bağırsak mukozal yapısının olağan olması Çölyak Dışı Glüten Duyarlılığı’nı akla getirmelidir. Çölyak Hastalığı’nın dışlanabilmesi için kesinlikle Ig A eksikliğinin varlığı araştırılmalıdır. Buğday alerjisine yönelik olarak cilt testi ve Ig E ölçümleri yapılmalıdır. Çölyak hastalığı ve buğday alerjisi dışlanmış hastalarda glüten maruziyeti ile semptomların gelişmesi ve glütensiz diyete cevap alınmasıyla Çölyak Dışı Glüten Hassaslığı tanısı konulabilir. Belirtileri Çölyak hastalığına emsal mide ağrısı, şişkinlik, bağırsak hareketlerindeki değişiklikler, yorgunluk ve egzamadır. Glüten hassaslığınız olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle doktora danışmalısınız.
Sağlıklı şahısların de glüteni kesmesi gerçek mu?
Glüten içeren buğday, çavdar, arpa ve bunun üzere tahıllar tam tahıl olarak tüketilirse bedenimize mineral, vitamin ve lif takviyesi sağlar. İşlenmiş halleri ise bu taraftan yoksuldur. Yani glüten bir yana evvel bu besinlerden fayda sağlamak istiyorsak en az süreçten geçmiş olanları tüketmeliyiz. Bu tahıllardaki glüten birtakım bireyler için önemli sorunlara yol açabilir. Bu muhtaçlığa yönelik olarak üretilen unlar da bu bireylerce tüketilir. Fakat ‘‘glütensiz un her şartta glutenli undan yararlıdır” fikriyle glütensiz unlara yöneldiğimizde ortasında vitamin, mineral ve lif bulunduran sağlıklı unlar yerine süreçten geçtiği için yararını yitirmiş ve nişasta deposu unları tercih etmiş oluruz. Özetle daha sağlıklı olmak ismine bedenimize boş kalori alarak kimi besin ögelerinden yoksun kalırız. ötürüsıyla zayıflama ismi altında sağlıklı şahısların bu beslenme biçimini uygulaması risklidir. Zira glütensiz beslenmede A vitamini, riboflavin (B2), folat (B9), D vitamini, K vitamini, demir, fosfor, niasin (B3), tiamin (B1), kolbalamin (B12), E vitamini, kalsiyum, çinko, selenyum, magnezyum üzere vitamin ve mineral eksiklikleri görülebilir. Ayrıyeten lif, bağırsağımızda bulunan ve bize yarar sağlayan bakterilerin yaşayabilmesi için gereklidir. Glüteni kestiğimizde aldığımız lif ölçüsü azaldığı için mikrobiyotamızdaki yararlı bakterilerin sayısı azalır. Bu da sindirim faaliyetlerimizde bozukluklara niye olur. hem de biroldukça karbonhidrat kümesinde olan glüteni kestiğimizde karbonhidrattan yoksul beslenip, yağ ölçüsünü artırabiliriz. Bu da yağın ve ötürüsıyla kalorinin artmasıyla bir arada ikincil sıhhat meselelerine da yol açabilir.