Hikemi Târ'ın kurucusu kimdir ?

cigdem

Global Mod
Global Mod
Hikemi Târ: Zamanın İçinden Bir Yolculuk

Bir gün, eski İstanbul sokaklarında dolanırken bir çay bahçesinde oturuyordum. Bir çay içtim, bir de sigara yaktım, derken birden karşımdaki masa dikkatimi çekti. Yaşlı bir adam, elinde eski bir kitaba dalmıştı. Kitabın üzerinde "Hikemi Târ" yazıyordu. İçimde bir merak uyandı ve yanına gittim.

"Ne okuyorsunuz?" diye sordum.

Gözleri kitapta kaybolmuştu ama yavaşça kafasını kaldırıp bana baktı. "Hikemi Târ," dedi. "Bir zamanlar bu şehrin ruhuydur."

İçimde bir şeyler kıpırdamıştı. Adamın ne demek istediğini anlamadım ama o an, sadece bu kelimenin peşinden gitmem gerektiğini hissettim.

Hikemi Târ'ın Kuruluşu: Bir Düşünce Okulu

Hikemi Târ, İstanbul’un bilinen en eski düşünce okullarından biriydi. Bu okulun temelleri, doğruyu aramanın, insana ve hayata dair derin bir sorgulamanın peşinden gitmenin simgesiydi. Ama kurucusunun kim olduğuna dair net bir şey söylemek oldukça zordur. Kimilerine göre, Osmanlı'nın aydınlanma döneminin ışıklarından birinin adıydı. Kimilerine göre de, daha önceki dönemlerde çok daha gizemli bir kökene dayanıyordu. Fakat tartışmasız bir şey vardı: Hikemi Târ, bir düşünce okulunun çok daha ötesiydi; bir yolculuk, bir değişim yeriydi.

Bir gün, Hikemi Târ'ın kurucusunun kim olduğuna dair fikir yürütürken, eski bir arşivde, farklı zamanlarda yazılmış notlar buldum. Her biri farklı bir döneme aitti ve birbirini tamamlayan, ama aynı zamanda farklı yönlerden yaklaşan hikâyelere sahipti.

İlk hikâye, bu okulun kurucusunun bir adam olduğunu anlatıyordu. Fakat bu adam, hiçbir zaman kimseye kendini tanıtmazdı. O, insanları anlamaya çalışan, bir şeyleri çözmeye odaklanmış bir stratejistti. Onun hikâyesi, erkeklerin çözüm odaklı düşünme biçimini yansıtıyordu. Onun yolu, her zaman bir çözüm bulma çabasıydı. İçinde bulunduğu her durumu analiz eder, ne gerekiyorsa onu yaparak sorunu ortadan kaldırırdı.

İkinci hikâye ise, bir kadının bu okulu kurduğunu savunuyordu. Kadın, insan ruhunun derinliklerine inmeyi seven, insanlarla ilişkiler kurarak bu okulu inşa etmişti. Onun yolu, duyguları anlamak ve insanları bir araya getirerek ortak bir dil oluşturmak üzerineydi. Hikemi Târ’a dair bu hikâye, kadınların empatik yaklaşımını simgeliyordu. Çözüm arayışından çok, anlayış ve ilişki kurmanın önemine vurgu yapıyordu.

Her iki karakterin de dünyası farklıydı ama bir noktada kesişiyordu: Birincisi stratejik, çözüm odaklıydı; ikincisi empatik ve ilişkisel. Peki, bu iki farklı düşünce tarzı, bir arada nasıl işledi?

Erkeklerin Stratejik Zihni: Çözüm Arayışı ve Planlar

İlk karakterin adı, Hasan’dı. Hasan, küçük bir köyde büyümüş, erken yaşta hayatın zorluklarıyla tanışmış biriydi. Çocukluğunda sıkça savaşlara tanık olmuş, gözleri hep çözüm arayarak büyümüştü. Ancak, bir gün bir olay yaşandı. Hasan, sadece stratejik bir çözüm önerisi ile insanları bir araya getirmeye çalışırken, beklemediği bir tepki aldı. İnsanlar, onun çözümlerine karşı duyarsız kalmış, yalnızca çözüme odaklanmanın tek başına yeterli olmadığını savunmuşlardı.

Hasan, bir gece düşündü. Düşüncelerini kağıda dökerken, yalnızca çözümlerle değil, insan ruhunu anlamanın da önemli olduğunu fark etti. Fakat bir şeyler eksikti: O, duyguları çözümden ayırıyordu. İnsanların hisleriyle, ilişkileriyle ilgilenmeye başlamadan, sadece çözüm odaklı bir yaklaşımın yeterli olamayacağını gördü.

Kadınların Empatik Duygusal Zihni: İlişkilerin ve Anlayışın Gücü

Kadın karakter, Zeynep adını taşıyordu. Zeynep, insanların ruhlarını anlama konusunda derin bir sezgiye sahipti. Yıllar boyunca çevresindeki insanlarla empatik bir bağ kurmuş, onların duygusal ihtiyaçlarını anlamıştı. Ancak, Zeynep'in okulundaki herkesin çözüm arayışına yaklaşımı farklıydı. O, insanları anlamaya çalışırken, çözüm önerilerinden çok duygusal bağlar kurmayı tercih ediyordu.

Bir gün Zeynep, Hasan ile karşılaştı. Hasan çözüm arayışında, Zeynep ise ilişkisel bir yaklaşımdaydı. Zeynep ona, "Çözüm bulmak, insanları sadece yüzeyde birleştirir. Ancak insanları anlamak, onları derinlemesine bir araya getirir," dedi. Hasan bir an durakladı, ardından gözlerini Zeynep’e doğru çevirdi. Zeynep’in söyledikleri, onun hiç düşünmediği bir şeydi. O anda, ilişkilerin de en az çözüm kadar önemli olduğunu fark etti.

Sonuç: Hikemi Târ’ın Kurucusu Kimdir?

Hikemi Târ’ı kuran bir kişi değil, bir düşünceydi. Hem çözüm odaklılık hem de empatik yaklaşımın birleşimi, onu farklı kılan şeydi. Her iki karakterin de katkısı vardı. Birisi stratejik, diğeriyse ilişkisel yaklaşımıyla. Her iki zihniyetin birleşimi, bir düşünce okulunun doğmasına yol açtı. İnsanların, hem mantıkla hem de duyguyla bir arada yaşadığı bir yerdi burası.

Peki, sizce bu okulun esas kurucusu kimdi? Sadece bir kişi mi, yoksa tüm bu farklı yaklaşımların bir araya geldiği bir düşünce mi?