Bir Ticaret Borsasının Doğuşu: Hayaller, Stratejiler ve İnsana Dokunan Bir Yolculuk
Selam dostlar,
Bugün size kuru kuru prosedür anlatmayacağım. Onun yerine, ticaret borsası kurma sürecini yaşayan iki insanın hikâyesini paylaşacağım. Belki biriniz bu hikâyede kendi cesaretinizi bulursunuz, belki de tam tersi, “Ben böyle bir maceraya girmem” dersiniz. Ama şunu biliyorum: Borsa kurmak, sadece rakam ve yasa işi değil; strateji, ilişki ve biraz da kalp meselesi.
---
Mehmet: Stratejinin Adamı
Mehmet, otuzlarının sonunda, yıllardır ticaretin içinde yoğrulmuş bir adamdı. Çocukluğunda babasının manifatura dükkânında tartı başında durur, gelen giden esnafla konuşurken gözleri her zaman fiyat tablosuna takılırdı. Yıllar sonra anladı ki, ticaretin nabzını tutmanın en iyi yolu kendi borsasını kurmak.
Bir akşam defterini açtı, “Ticaret Borsası nasıl kurulur?” diye yazdı. Önünde koca bir yol vardı:
- Önce mevzuatı inceledi. Türkiye’de borsa kurmak için 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’nu defalarca okudu.
- Sonra pazar analizleri yaptı, “Bölgede hangi ürünlerde yoğun ticaret var?” sorusunu sordu.
- Finans planı çıkardı, üyelik aidatlarından işlem ücretlerine kadar her detayı kalem kalem yazdı.
Mehmet için bu iş, satranç gibiydi. Her hamlesini üç adım sonrası için planlıyordu. Ama eksik bir şey vardı: İnsanlar.
---
Elif: İlişkilerin Gücü
İşte o noktada devreye Elif girdi. Elif, yerel bir ticaret odasında çalışmış, yüzlerce esnafla güven ilişkisi kurmuş bir kadındı. Onun gözünde ticaret borsası, sadece işlem yapılan bir yer değil, esnafın derdini anlatabileceği, dayanışma gösterebileceği bir çatıydı.
Mehmet’in aksine Elif, işin rakamlarından çok insan kısmına odaklandı:
- Potansiyel üyelerle kahvehanelerde, pazar yerlerinde sohbet etti.
- Borsanın sadece fiyat belirleyen değil, bölgenin ticari gücünü artıran bir merkez olacağı fikrini anlattı.
- Kadın girişimcilere özel projeler, genç çiftçilere eğitimler gibi fikirler geliştirdi.
Mehmet’in stratejisi ile Elif’in empatisi birleşince ortaya hem sağlam hem sıcak bir proje çıktı.
---
Yolun Taşları
Ama kolay mı?
- Önce kuruluş için gerekli dilekçeler, tüzük taslakları ve başvuru evrakları hazırlandı.
- TOBB’a resmi başvuru yapıldı. Onay süreci, eksik evraklarla tekrar tekrar dönmek derken aylar geçti.
- Yer seçimi ayrı bir krizdi. Mehmet maliyet odaklı bakarken, Elif ulaşım kolaylığı ve esnafın alışkanlıklarını göz önünde bulundurdu.
En zorlu anlardan biri, yatırımcıların güvenini kazanma aşamasıydı. Mehmet onlara fizibilite raporlarıyla yaklaşırken, Elif birebir ilişkiler kurdu, “Bu borsa sizin de borsanız” dedi.
---
Borsa Kapılarını Açıyor
Ve bir gün geldi… Açılış töreni.
Kalabalık meydanda, kırmızı kurdele kesildiğinde Mehmet’in gözlerinde satrançta mat yapmanın huzuru, Elif’in gözlerinde ise onlarca insanın umuduna dokunmuş olmanın mutluluğu vardı.
Borsa faaliyete geçtiğinde, sadece alım satım fiyatlarının belirlendiği bir yer olmadı. Çiftçiler burada eğitim aldı, sanayiciler yeni bağlantılar kurdu, kadın kooperatifleri ürünlerini ulusal pazarlara ulaştırdı.
---
Hikâyenin Arkasındaki Gerçek
Belki de bu hikâyenin özü şu: Ticaret borsası kurmak, ne sadece kanun maddesi okumak ne de sadece insanlarla iyi geçinmek. İkisini de yapabilmek. Stratejik akıl ile empatik yüreğin el ele vermesi.
Mehmet’in disiplinli planları olmasaydı proje dağılırdı. Elif’in insan odaklı yaklaşımı olmasaydı kimse inanmazdı.
---
Size Soruyorum
- Sizce borsa kurma sürecinde strateji mi daha önemli, yoksa insan ilişkileri mi?
- Bir projeyi başarıya götüren şey plan mı, yoksa o plana inanan insanlar mı?
- Bu hikâyedeki Mehmet mi yoksa Elif mi sizin tarzınıza daha yakın?
Yorumlarınızı bekliyorum. Çünkü belki de bir gün buradaki biri, kendi ticaret borsasını kuracak… Ve o zaman, bu hikâye sadece bir hikâye olmaktan çıkacak.
Selam dostlar,
Bugün size kuru kuru prosedür anlatmayacağım. Onun yerine, ticaret borsası kurma sürecini yaşayan iki insanın hikâyesini paylaşacağım. Belki biriniz bu hikâyede kendi cesaretinizi bulursunuz, belki de tam tersi, “Ben böyle bir maceraya girmem” dersiniz. Ama şunu biliyorum: Borsa kurmak, sadece rakam ve yasa işi değil; strateji, ilişki ve biraz da kalp meselesi.
---
Mehmet: Stratejinin Adamı
Mehmet, otuzlarının sonunda, yıllardır ticaretin içinde yoğrulmuş bir adamdı. Çocukluğunda babasının manifatura dükkânında tartı başında durur, gelen giden esnafla konuşurken gözleri her zaman fiyat tablosuna takılırdı. Yıllar sonra anladı ki, ticaretin nabzını tutmanın en iyi yolu kendi borsasını kurmak.
Bir akşam defterini açtı, “Ticaret Borsası nasıl kurulur?” diye yazdı. Önünde koca bir yol vardı:
- Önce mevzuatı inceledi. Türkiye’de borsa kurmak için 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu’nu defalarca okudu.
- Sonra pazar analizleri yaptı, “Bölgede hangi ürünlerde yoğun ticaret var?” sorusunu sordu.
- Finans planı çıkardı, üyelik aidatlarından işlem ücretlerine kadar her detayı kalem kalem yazdı.
Mehmet için bu iş, satranç gibiydi. Her hamlesini üç adım sonrası için planlıyordu. Ama eksik bir şey vardı: İnsanlar.
---
Elif: İlişkilerin Gücü
İşte o noktada devreye Elif girdi. Elif, yerel bir ticaret odasında çalışmış, yüzlerce esnafla güven ilişkisi kurmuş bir kadındı. Onun gözünde ticaret borsası, sadece işlem yapılan bir yer değil, esnafın derdini anlatabileceği, dayanışma gösterebileceği bir çatıydı.
Mehmet’in aksine Elif, işin rakamlarından çok insan kısmına odaklandı:
- Potansiyel üyelerle kahvehanelerde, pazar yerlerinde sohbet etti.
- Borsanın sadece fiyat belirleyen değil, bölgenin ticari gücünü artıran bir merkez olacağı fikrini anlattı.
- Kadın girişimcilere özel projeler, genç çiftçilere eğitimler gibi fikirler geliştirdi.
Mehmet’in stratejisi ile Elif’in empatisi birleşince ortaya hem sağlam hem sıcak bir proje çıktı.
---
Yolun Taşları
Ama kolay mı?
- Önce kuruluş için gerekli dilekçeler, tüzük taslakları ve başvuru evrakları hazırlandı.
- TOBB’a resmi başvuru yapıldı. Onay süreci, eksik evraklarla tekrar tekrar dönmek derken aylar geçti.
- Yer seçimi ayrı bir krizdi. Mehmet maliyet odaklı bakarken, Elif ulaşım kolaylığı ve esnafın alışkanlıklarını göz önünde bulundurdu.
En zorlu anlardan biri, yatırımcıların güvenini kazanma aşamasıydı. Mehmet onlara fizibilite raporlarıyla yaklaşırken, Elif birebir ilişkiler kurdu, “Bu borsa sizin de borsanız” dedi.
---
Borsa Kapılarını Açıyor
Ve bir gün geldi… Açılış töreni.
Kalabalık meydanda, kırmızı kurdele kesildiğinde Mehmet’in gözlerinde satrançta mat yapmanın huzuru, Elif’in gözlerinde ise onlarca insanın umuduna dokunmuş olmanın mutluluğu vardı.
Borsa faaliyete geçtiğinde, sadece alım satım fiyatlarının belirlendiği bir yer olmadı. Çiftçiler burada eğitim aldı, sanayiciler yeni bağlantılar kurdu, kadın kooperatifleri ürünlerini ulusal pazarlara ulaştırdı.
---
Hikâyenin Arkasındaki Gerçek
Belki de bu hikâyenin özü şu: Ticaret borsası kurmak, ne sadece kanun maddesi okumak ne de sadece insanlarla iyi geçinmek. İkisini de yapabilmek. Stratejik akıl ile empatik yüreğin el ele vermesi.
Mehmet’in disiplinli planları olmasaydı proje dağılırdı. Elif’in insan odaklı yaklaşımı olmasaydı kimse inanmazdı.
---
Size Soruyorum
- Sizce borsa kurma sürecinde strateji mi daha önemli, yoksa insan ilişkileri mi?
- Bir projeyi başarıya götüren şey plan mı, yoksa o plana inanan insanlar mı?
- Bu hikâyedeki Mehmet mi yoksa Elif mi sizin tarzınıza daha yakın?
Yorumlarınızı bekliyorum. Çünkü belki de bir gün buradaki biri, kendi ticaret borsasını kuracak… Ve o zaman, bu hikâye sadece bir hikâye olmaktan çıkacak.